EDEBİYAT Haber Girişi : 11 Haziran 2018 22:44

Özdemir Asaf 95 yaşında

Özdemir Asaf 95 yaşında
Cumhuriyet döneminin en önemli şairlerinden Özdemir Asaf, 95. doğum gününde şiirleriyle anılıyor. Bundan tam 37 yıl önce, 28 Ocak 1981 yılında, 57 yaşında hayata veda eden usta şair, eserlerinde ağırlıklı olarak aşk, yalnızlık ve umutsuzluk gibi temalara

11 Haziran 1923 tarihinde Ankara'da doğan ve asıl adı Halit Özdemir Arun olan şair, bugün şiirleriyle anılıyor.

Babası Mehmet Asaf Şura-yı Devlet'in kurucularından olan Özdemir Asaf, babasının öldüğü yıl, yani 1930?da, Galatasaray Lisesi'nin ilk kısmına girdi. 1941 yılında 11. sınıfta, bir ek sınavla Kabataş Erkek Lisesi'ne geçip 1942 yılında mezun oldu.

Hukuk Fakültesi'ne, İktisat Fakültesi'ne (3. sınıfa kadar) ve bir yıl Gazetecilik Fakültesi'ne devam etti. Bu arada Tanin ve Zaman gazetelerinde çalıştı ve çeviriler yaptı.

İlk yazısı Servet-i Fünun, Uyanış dergisinde çıktı. 1951 yılında Sanat Basımevi'ni kurdu ve kitaplarını Yuvarlak Masa Yayınları adı altında yayımladı.

1962'de Mehmet Ali Aybar öncülüğünde kurulan Temel Hakları Yaşatma Derneği'nin kurucularından oldu.

28 Ocak 1981'de hayata veda eden Özdemir Asaf'ın ilk eşi Sabahat Selma Tezakın'dan Seda isimli bir kızı; ikinci eşi Yıldız Moran'dan ise Gün, Olgun ve Etkin adında üç oğlu bulunuyor.

SEVİLEN ŞİİRLERİNDEN BAZILARI

ANSIZIN

Ben sensiz olanlara seni aratıyorum, 

Ben sensiz kalanlara seni yaratıyorum, 

Seni saklayacağım, seni yazıp-andıkça 

Kendimi çoğaltıyor, seni kuşatıyorum.

 

Unutturmayacağım, seni yaşatacağım, 

Kendimi çoğalttıkça, seni kuşatacağım, 

Her zamanda, her yerde sen bende yasadıkça... 

Sen evreninde sana seni aratacağım.

 

ARAYIŞ

En kısa ceza 

Ömür-boyu olandır 

Kimse bilmediğinden.

 

Kim bilir; 

Belki bir yalan'dır.. 

Kendiliğinden.

 

Bir korku'dur belki, 

saklanandır.. 

Çirkinliğindeni

 

Bir soru olsa gerek; 

Sorulmadığındandır.. 

Birden.

 

AŞK

Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,

Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.

Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür;

Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

 

AŞK ŞARKISI

Ellerini ver, öpeceğim, 

Binlerce el içindeyim, 

Şu beyaz çizgilerden gideceğim. 

Ellerini ver, ellerini... 

Seni öldüreceğim.

 

Gözlerinden gireceğim, 

İçinde yer edeceğim. 

Sana oradan sesleneceğim; 

Ellerini ver, ellerini... 

Seni öldüreceğim.

 

YALNIZLIĞA ÖVGÜ

Mutluluğun gözü kördür, 

Yalnızlık sağır. 

Ondandır biri tökezleyerek yürür, 

Öbürü uykusunda bile bağırır.

 

Mutluluk yalnız kendisini görür; 

Unutur bu yüzden ilkin kendisini. 

Yalnızlık kendi tutukluğunda özgür, 

Boyuna bekler dönsün diye sesini.

 

Mutluluk alışır kendisine, ölümden beter; 

Borçsuzluğuyla övünür, ama kedisi doğurmaz. 

Yalnızlığın gidecek bir yeri yoktur; 

Boyuna kapısına döner, açan olmaz.

 

Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var... 

Her ikisinin de saksılarında çiçek. 

Biri hep başka bir renkle solar, 

Öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.

 

YALNIZIN DURUMLARI

I

Her şeyi süpürebilirsin; 

Sonbaharı süpüremezsin.

 

Sen her şeyi süpürebilirsin; 

Sonbaharı süpüremezsin.

 

Yalnızsa 

Sürekli bir sonbaharı 

Süpürür hep. 

Düşünemezsin.

 

II.

Yanar 

Sobasında 

Yalnızın 

Üşüyen 

Bakışları.

 

Lambasında 

Karanlığa donuk 

Bir ışık 

Titrer 

Sönük-sönük.

 

Penceresi 

Dışına kapanmıştır, 

Kapısı 

İçine örtük.

 

III. 

Yalnız 

Bin yıl yasar 

Kendini 

Bir anada.

 

IV. 

Yalnızn 

Nesi var, nesi yoksa 

Tümü birdenbiredir.

 

V. 

Yalnız 

Bir ordudur 

Kendi çölünde

 

Sonsuz savaşlarında 

Hep yenen 

Kendi ordusunu.

 

VI.

Yalnızın 

Sakladığı bir şey vardır; 

Boyuna yerini değiştirir, 

Boyuna onu arara. 

Biri bulsa diye.

 

VII. 

Yalnız 

Hem bilgesi, 

Hem delisidir 

Kendi dünyasının. 

Ayrıca; 

Hem efendisi 

Hem kölesidir 

Kendisinin

 

Tadını çıkaramaz 

Görecesiz dünyasında 

Hiçbirinin

 

VIII. 

Yalnız 

Sürekli dinleyendir 

Söylenmemiş bir sözü.

 

IX. 

Sözünde durması 

Yalnızın yalancılığıdır 

Kendisine.

 

Hep yüzüne vurur utancı. 

O yüzden 

Gözlerini kaçırır 

Gözlerinden.

 

X. 

Yalnızın odasında 

İkinci bir yalnızlıktır 

Ayna.

 

XI. 

Yalnız 

Hep uyanır 

İkinci uykusuna.

 

XII. 

Yalnız 

Kendi bencinin 

sen?idir.

 

XIII. 

Bir sözde saklanmış bir yalanı 

Bir gözde okuduğundan 

Bakmaz kendi gözlerine bile.

 

XIV. 

Hep susadığında 

Kendi çölündedir.

 

XV. 

Kendi öyküsünü 

Ne anlatabilen 

Ne de dinleyebilen.

 

Kendi türküsünü 

Ne yazabilen, 

Ne söyleyebilen.

 

XVI. 

Bir zamanlar güldüğünü 

Anımsar 

da...Yoğurur hüzünün çamurunu 

Avuçlarında.

 

XVII. 

Yalnız 

Aranan tek görgü tanığıdır 

Yargılanmasında 

Kendi davasının...

 

Her duruşması ertelenir 

Kavgasının.

 

XVIII. 

Yalnız 

Hem kaptanı 

Hem de tek yolcusudur 

Batmakta olan gemisinin.

 

Onun için 

Ne sonuncu ayrılabilir 

Gemisinden, 

Ne de ilkin.

 

XIX. 

Yalnızın adı okunduğunda 

Okulda ya da yasamda 

Kimse 

'Burda' 

diyemez .. 

Ama 

Yok da..

 

XX. 

Uykunun duvarında başladı... 

Önceleri bir toz gölgesi sanki; 

Sonra bir yumak yun gibi.

 

Ama simdi iyice görüyor 

Örümceğin ağını 

Gün gibi

 

XXI. 

Yalnız 

Duymuş olduğunun sağırı, 

Görmüş olduğunun koru 

Dur

 

Ölür ölür ölür

Öldürür öldürür öldürür

 

Duyduklarını unutur, 

Duyacaklarını düşünür.

 

XXII. 

Yalnızın adına 

Hiç kimse konuşamaz..

 

Kendi kendisinin 

Sanığıdır.

 

XXIII. 

Yalnız 

Önceden sezer 

Sonra olacakları

 

Paylaşacak biri vardır; 

Anlatır anlatır ona 

Olanları, olmayacakları.

 

XXIV. 

Her leke 

Kendisiyle çıkar.

 

ESKİ ÖYKÜ

Umut bir öykü adı, başında önde gider,

Bir ayrım olur sonra, yarası dünde gider.

 

Bölüşür yaşanmışlar yaşanmakta olanı, 

Anılarla umutlar barışık yönde gider.

 

Bir gün, bir an, bir yerde bir dönemeç belirir,

Dengesini yitirir gecelerle gündüzler.

 

Yalanlara dönüşür korkular için-için,

Sıcaklığını keser duygular, düşünceler.

 

Tükenen sevilerin alışkanlıklarında, 

Gittikçe donuklaşan ışıklar yanıp söner.

 

Karanlığı emzirir yığın-yığın gölgeler, 

Can ateşi soluk göz-bebeklerine tüner. 

Bir sure kanat çarpar artık yorulmuş bir kuş, 

İnişinin kararan havalarından düşer.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.