EDEBİYAT Haber Girişi : 12 Haziran 2018 23:48

Protest bir eylem: 'Ölmeye yatmak'

Protest bir eylem: 'Ölmeye yatmak'
Tarihi yapan el, seni de yapıyor mu? Yapamazsa nerelerde tekliyor? "Ölmez Atam" tanımından bireyin inşası üzerine, kadının varoluşu üzerine, bir uzun yürüyüş...

Bir grup arkadaşla Adalet Ağaoğlu'nun Dar Zamanlar üçlemesini okuyoruz. Serinin ilk kitabı Ölmeye Yatmak.

Kitabı okumadan önce hakkında biraz okuma yaptım. Fethi Naci'nin Yüzyılın 100 Türk Romanı kitabının ilgili kısmını okudum. Orada başkarakter Aysel'in zaten anlatılmak isteneni yeterince açabilecek güçlü bir karakter olduğunu ve gereksiz bilgiye ihtiyaç olmadığını söylemişti. Bazı açılması gereken karakterlerin de bilgi verme çabasından ıskalandığını söylemişti.

Adalet Ağaoğlu'nun Damla Damla Günler adlı günlüğünü Ölmeye Yatmak ile ilgili kısımlarını okuduğumda da çok güçlü yan karakterlerin olduğunu ama kendisinin yeterince işlemediğini söylüyordu. Mesela Aysel'in babası Salim Ağa Cumhuriyet ile geleneksel değerlerin arasında kaldığından istenildiği kadar açılım yapılabilirdi yorumunu yapmış.

Ölmeye Yatmak, Cumhuriyet ideolojisinin eleştirisidir. Dönem romanıdır. Başkarakter Aysel' in kuvvetli bağlar ile bağlı olduğu kocasını öğrencisi Engin ile aldatmasının ardından izbe bir otel odasında ölmeye yatmasının geriye dönüşler ile birlikte yürütüldüğü sağlam bir kurgusu vardır.

Aysel, eşi Ömer ve kendisinden bahsederken yıllar sonra bile yatakta birbirine tutkuyla sarılan bir çift kelle demektedir. Bu benim için alabildiğine gerçekçi ve etkileyici bir tanımdır. Engin'in Aysel'e, "Siz düşünürsünüz, biz yaparız" tanımı da beni oldukça etkilemiştir. Çünkü Aysel ile eşi, Engin?le aynı siyasi akımın beyin takımındandır.

Kitap, bir ilçede ellerindeki kıt imkânlar ile gösteri yapmaya çalışan Dündar Öğretmen'in ve onun "Cumhuriyetin neferleri" dediği son sınıf öğrencilerinin koşuşturması ile başlar. Aslında aileler çocukların kızlı erkekli okumasını, piyeslerde birlikte görev almalarını, Fransız usulü danslar ile sarılmalarını istememektedirler. Bir yandan da Atatürk'ün direktifleri doğrultusunda kızların erkekler ile eşitlik babında birlikte okumalarına "hayır" diyememektedirler.

İlkokul bitince çoğu aile hem kız, hem erkek çocuklarını parasızlık, geleneksel yapıları nedeniyle okutmak istememektedirler. Yine Dündar Öğretmen devreye girer ve onların eğitimlerini ilerletmeleri için aileleri ikna eder.

Aysel Ankara'da teyzesinin yanında okumaya devam ederken, aile baskısı da devam etmektedir. Yazları ilçeye gidince ailesi başını örtmeye zorlar. O da sırf okutmaktan vazgeçmesinler diye dediklerini yapar. Hep ikilemdedir; geleneksel değerler ile Cumhuriyetin ona sunduğu imkân ve hayat görüşü arasında.

Ertürk, mezun olan çocuklardan biridir. Askeri okulda Andre Gide'in Dar Kapı'sını gizlice okurken yakalanınca milliyetçi yetiştirilmeye çalışılan Türk gencinin nasıl romantik tesirlerin etkisinde kalınacağı söylenerek "Vatan Hainliği" ile suçlanır. O günden sonra da katı kurallara uyar ve düşünmez.

Aydın ise, kaymakamın oğludur. Özgürdür. Ülkedeki değişim ona yeterli gelmemektedir.

Dündar Öğretmen'in öğrencileri savrulur. Dinci, ırkçı, komünist akımlara savrulur.

Kurguyu beğendim.

Çok iyi arşiv taraması yapılmış bir roman.

Bazen bilgiler fazla gelse de sıkılmadım.

Kadının var olma hikâyesinin ülkesinin hikâyesiyle evrilmesi ve birlikte akması güzel verilmiş.

Bir de romanda "Ölmez Atam" tanımı dikkatimi çekti.

"Tarihi yapan el, seni de yapıyor," cümlesi de üzerinde düşünüldükçe derin anlam kazanıyor.

Proje çocukların nasıl yapılmaya çalışıldığını düşünüyorum hâlâ.

İki arada bir derede bir nesil, bu roman ile bir şekilde Cumhuriyet ile hesaplaşmıştır.

Arzu Demirel

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.