Kendimize ait bir oda

 

"Kadınlar erkekler gibi yazsa, erkekler gibi yaşasa, erkeklere benzese çok yazık olur, zira dünyanın genişliğini ve çeşitliliğini düşündüğümüzde iki cinsiyet bile bu kadar noksan kalırken sadece tek bir taneyle nasıl yetinebiliriz?"

 

1882'de Londra'da, edebiyata bağlı seçkin bir ailede dünyaya gelen Virginia Woolf, döneminin hemcinslerine nazaran daha cesurdu. Uzun yıllar boyunca örselenen, birçok mekândan ve uzmanlık alanından kovularak evlere hapsedilen kadının güçlü bir sesi olmuştur. Kadınlardan edebiyatta sadece yan rol olarak değil, eseri yaratan kişi olarak da var olmalarını istemiş, ancak Nazi işgali ve yaşadığı hem fiziksel, hem de zihinsel hastalıklar sebebiyle hayatına son vererek bizi muhtemel eserlerinden mahrum bırakmıştır. Yine de "bilinç akışı tekniği"ni uygulayan yazar ve kadının sarsılmaz savunucusu bir kadın olarak eserleriyle aramızda yaşamaya devam etmektedir.

 

Kendine Ait Bir Oda, Woolf'un kurmacasıyla başlar: Shakespeare'in hayalî kız kardeşi Judith, abisi gibi sanata meraklıdır ve yeteneklidir. Tiyatro oyuncusu olmak ister, ancak kadın olması sebebiyle reddedilir. Judith yetenekli bir oyuncudur ve kılık değiştirir, ama yine de ortada ciddi bir sorun vardır: Erkek kılığına girmiş bir kadındır. Kendini reddetmenin buhranıyla intihar eder. Bu kurmaca üzerinden ilerleyen Woolf, cinsiyetin edebiyata etkisini sorgular, kütüphaneler gezer; ne var ki her rafa erkek yazarlar hâkimdir. İlk kadın yazarlar da kendini romana adamışlardır. Ancak Woolf'a göre kadının duygusal tabiatı şiire daha uygundur. Bunun da sebebini "kendine ait bir odası olmaması"na bağlar. Ortak salonda yazmak zorunda kalan ve edebiyat yerine gündelik işlerle oyalanması gerektiğine inanılan kadının en iyi seçeneği roman olmuştur ona göre.

 

Kitap sadece geçmişteki kadının sesi değil; günümüz kadınının kendini var etme çabasıyla da örtüşmektedir. Bildiğiniz gibi, cinsiyet her zaman asıl konuydu ve üzerine birçok şey yazılıp çizildi. Dilde bile bunun örneklerini görmekteyiz: "İnsanoğlu". Değişim dilde başlar ve dile yansımayan değişim, tam anlamıyla bir değişim değildir. Fiziksel olarak kapladığı alandan ziyade kendini gerçekten var etmeye çalışan bir kadının, dil kullanımına her zamankinden daha fazla dikkat etmesi gerektiği kanaatindeyim.

 

Yazımı, Virginia Woolf'un biz kadınlara verdiği küçük ama anlamlı tavsiyesiyle bitirmek istiyorum:

 

"Umarım öyle ya da böyle seyahat etmenizi sağlayacak kadar paraya sahip olmayı başarırsınız; dünyanın geleceğini ya da geçmişini değerlendirmenizi, kitaplarla hayal kurmanızı, sokaklarda avare avare dolaşmanızı ve düşünce oltanızın akıntının derinliklerine batmasına izin vermesini sağlayacak paraya... Bir kadının parası ve kendine ait bir odası olmalı."

 

Yaşadığım hayatı, kendime ait bir odaya ve düşünmeye fırsat bulabileceğim kadar maddi güce sahip olmak için yaşıyorum.

 

Evet, maddi güç doğrudan yetenek ve yaratıcılığı belirlemez, ancak Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre temel ihtiyaçları karşılanmayan insan, entelektüel aktivitelere zaman ayıramaz. Basit ama gerçek.

 

Umarım sizler –özellikle siz kadınlar– kendinize ait bir odaya ve maddi özgürlüğe sahip olduğunuz bir hayat yaşarsınız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Mehmet Ferah 16 Mart 2024 02:29

    Virginia Woolf'un 59 yaşında hayatını sonlandırmasına sebep olan iki etken vardı: Yeteneğini kaybetmesinin endişesi ve ikinci Dünya Savaşı. İlki bireysel olarak başa çıkılabilir görünse de o zamanın şartları gözönüne alındığında bir hayli zordu. İkincisinin travmalarını ise milyonlarca insan farklı şekillerde yaşadı ve senelerce yaşamaya devam etti. Bu güzel ve anlamlı yazı için söylenecek söz ise: anlatılanların, Virginia'nın farkındalık yaratmak, olan biten ya da olacakların akışını bireysel çabalarla olumlu yönde değiştirmek için gösterdiği gayreti, güzel ve akıcı cümlelerle özetleyen yeni bir metin olmasıdır. Tebrik eder, başarılar dilerim.